TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
İSTANBUL xx ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : xxxxxxx Esas
KARAR NO : xxxxxxx
HAKİM : xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
KATİP : xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
ASIL DAVADA
DAVACILAR : 1-xxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxx
2-xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
3- xxxxxxxxxxxx Xx xxxxxxxxxxxx
VEKİLİ : Av. TÜRKER FATİH ÇİÇEK , Av. AHMET AYHAN ÖZTÜRK
DAVALI : 1- xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
xxxxxxxxxxxxx
VEKİLLERİ : xxxxxxxxxxxxxxx x– xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
DAVALI : 2- xxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxx
xxxxxxxxxxx
VEKİLİ : xxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxx
İHBAR OLUNAN : xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
xxxxxxxxxxxxxxxx
VEKİLİ : xxxxxxxxxxxxxxxxxxx
DAVA : Maddi ve manevi tazminat
DAVA TARİHİ : xxxxxxxxxx
BİRLEŞEN İSTANBUL xx ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN xxxxxxxx E. SAYILI
DAVA DOSYASINDA
DAVACI : xxxxxxxxxxxxx
VEKİLİ : Av. TÜRKER FATİH ÇİÇEK, AV.AHMET AYHAN ÖZTÜRK
DAVALI : 1- xxxxxxx xxxxxxx xxxxxxxx xxxxxxxxx xxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxxxx
VEKİLLERİ : xxxxxxx xxxxxxx – xxxxxx xxxxxxxx
DAVALI : 2- xxxxx xxxxxxxxxxx
VEKİLİ : xxxxxxx xxxxxxxxxxxxxxxx
DAVA : Manevi tazminat
DAVA TARİHİ : 16/12/2020
KARAR TARİHİ : 18/07/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/07/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
TARAFLARIN İDDİA VE CEVAPLARI:
Davacı vekili asıl ve birleşen dava dilekçesinde özetle; xxxxx xxxxx 18.07.2020 tarihinde xxxxxxxx plakalı aracının bozulması nedeniyle TEM otoyolu Silivri Kavaklı Mah. Mevkiinde emniyet şeridinde park halindeyken trafik kanunu Madde 47/1-d maddesine aykırı olarak motor kapağı açık şekilde seyreden xxxxx xxxxxxxx idaresindeki xxxxxxxx xxxxx xxxxxxx xxxxxxxx xxxxxx xxxx‘nin işlettiği xx xxx xxx Plakalı otobüsün açık olan motor kapağının kendisine çarpması sonucu olay yerinde vefat ettiğini, xxxx xxxxxx’ın xxxxxxxx doğumlu ve 21 yaşında olup, öldüğü sırada sigortalı bir işte çalışmadığını, anne xxxxxxx xxxxxx ve baba xxxx xxxxxx‘ın Oğullarının ölümüyle onun maddi ve manevi desteğinden yoksun kaldıklarını, diğer davacıların ölenin kardeşi olduklarını, davacıların çocuk ve kardeşlerinin ölmesi sebebi ile hem bedensel hem de ruhsal anlamda büyük bir çöküş yaşadıklarını, aile olarak büyük üzüntü ve huzursuzluk yaşadıklarını belirterek trafik kazası sonucu yaşamını yitiren xxxxx xxxxx‘ın desteğinden yoksun kalan anne ve babası için, 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre, destekten yoksun kalma tazminatı tutarlarının belirlenerek, ( fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik herbiri için 500 TL olmak üzere toplam 1000 TL) olay tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, olayın yarattığı etkiler değerlendirilerek davacılardan ölenin annesi xxxxxx xxxxxxx İçin 150.000 TL, babası xxxx xxxxxxx İçin 150.000 TL, kardeşi xxxxxx xxxxxxx İçin 100.000 TL, kardeşi xxxxx xxx İçin 100.000 TL ve kardeşi xxxxx xxxxxx için 100.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, işletenin taşınır taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama ücretleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı xxxxx xxxxxxx vekili asıl ve birleşen davaya verdiği cevap dilekçesinde, olayla ilgili olarak yürüyen ceza yargılamasının beklenmesi gerektiğini, müvekkili davalı şoförün, kazanın yaşandığı gün tur programına uygun olarak geziyi tamamlayarak dönüş yoluna geçtiğini, müvekkilinin kullandığı araç tur otobüsü olup, ticari araç sürücüsü olan müvekkilinin takograf kayıtlarından da görülebileceği gibi, M2-M3 cinsi otobüslerin otoyolda hız sınırını aşmayarak nizami şekilde 85-90 km hız ile aracı kullandığını, normalde M2-M3 otobüs cinsi araçların otoyollardaki hız sınırının 100 km olduğunu, Silivri x Asliye Ceza Mahkemesi xxxx/xxx E. sayılı dosyası incelendiğinde görüleceği üzere müvekkilinin, kaza meydana gelmeden önce bir aracın durur vaziyette olduğunu gördüğünü ve şeritten yoluna devam ettiğini ancak araca yaklaştığında aracın kapısının açık olduğunu fark ederek korna çalarak araca selektör yaptığını ve aracını sola doğru kırdığını, yani müvekkilinin zaten ehliyetsiz olan ve Karayolları Trafik Kanunu Madde 68 gereği yayaların uyması gereken kuralların ihlalinde bulunan müteveffaya korna çalarak ve selektör yaparak onu uyarmaya çalıştığını, ancak hayatın olağan akışı içerisinde ehliyetsiz bir sürücünün TEM otoyolunda olmaması ve yayaların uyması gereken kurallara uyması gerekmekte olup müvekkilinin otoyolda araç sürerken kendi aracının kontrolünü bırakıp sürekli olarak başka araçların uyması gereken kuralları yerine getiremeyeceğini, kaldı ki; müvekkilinin trafik kuralları gereğince uyması gereken hiçbir kuralı ihlal etmediğini, müteveffanın olay sırasında 21 yaşında olduğunu ve çalışmadığını, böyle bir kişinin beş kişilik bir aileye destek sağlamasının mümkün olmadığını, manevi tazminat şartlarının gerçekleşmediğini ve talep edilen tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı xxxxxx xxxxxx xxx xxxxxxxx xxx xx vekili asıl ve birleşen davaya verdiği cevap dilekçesinde, davanın sigorta şirketine ihbar edilmesi gerektiğini, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, olayda müteveffanın da kusurlu olduğunu, manevi tazminat şartlarının oluşmadığını ve talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, davacı xxxx xxxxxx‘ın, müteveffanın mirasçısı dahi olmadığını, dava konusu olay ile ilgili olarak dava dilekçesi ekinde gönderilen kaza tespit tutanağında müşterek (müterafik) kusur gösterilmiş olmasına rağmen, dava dosyasına sunulan xx.xx.xxxx tarihli bilirkişi raporunda ise olayın meydana gelmesinde otobüsün arka motor kapağının açık vaziyette olmasının asli faktör olduğu, müteveffanın kaplama içerisinde bulunmasının ise kendi can emniyetini tehlikeye düşürmek suretiyle olayda dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışının olduğunun belirtildiğini, halbuki gerek kaza tespit tutanağına gerekse de bilirkişi raporuna bakıldığında olayın gerçekleşme şekline bakıldığında müteveffaya ait olan xx xx xxxx plaka sayılı Ford Connect marka aracın E-80 TEM otoyolu kenarında emniyet şeridinde park halinde olduğu, araç ile taşıt yolu (kaplama) çizgisi arasındaki mesafenin yalnızca 15 cm olduğu, olaya sebebiyet veren müvekkil davalı şirkete ait olan xx xxx xxx plaka sayılı otobüsün arka motor kapağının boyutlarının ise 123 cm – 140 cm olduğunun anlaşıldığını, otoyol kenarında zorunlu haller dışında park ve duraklama yapılmasının yasak olduğunu, buna rağmen dosya kapsamından müteveffanın hangi sebeple park halinde bulunduğunun belli olmadığını, bunun dışında otobüsün motor kapak boyutu, kaplama çizgisi, park halindeki aracın konumu ve park halindeki araçta herhangi bir darbe/hasar bulunmaması hususları birlikte göz önünde bulunduğunda, müteveffanın, normalden çok daha hızlı bir şekilde seyreden araçların bulunduğu bir otoyolda taşıt yolu içerisinde bulunmasının da en az motor kapağının açık olması kadar olay üzerinde etken bir unsur olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Tarafların sosyal ve ekonomik durumunu araştırması, tanık beyanları, Silivri xx Asliye Ceza Mahkemesinin xxxx/xxx E. sayılı dosyası, bilirkişi raporu, kazaya ilişkin belge ve tutanaklar.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; ölümlü trafik kazası sebebi ile açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Ölüm sebebine dayanan tazminat taleplerinin kanun düzeyinde karşılığını bulan normatif düzenlemeleri şu şekildedir:
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 49/1. maddesine göre; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”.
Kanunun 53. maddesine göre; “Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:
1.Cenaze giderleri
2.Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
3.Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar”.
Yine Türk Borçlar Kanunun 56/2. maddesi; “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” şeklindedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85/1. maddesine göre ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar”. Buna göre haksız fiilin aşağıda yer verilen unsurlarının ispatlanması şartıyla trafik kazasında davalı sürücü kusur ilkesine göre, davalı işleten ise kusursuz sorumluluk ilkesine göre zarardan Kanunen müteselsilen sorumludur. Somut olayda davalı xxxxx sürücü, davalı şirket araç maliki olmakla işleten konumundadır.
Davacının iddiası temelde, haksız fiilden dolayı oluşan zararın tazmini hukuki sebebine dayanmaktadır. Haksız fiilden dolayı tazminata hükmedilebilmesi için; ortada bir fiil bulunması, bu fiilin haksız, diğer bir söylem ile hukuka aykırı olması, zarar görenin bir zararının oluşması, fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması ve zarar verenin kusur ile hareket etmiş olması gerekmektedir. Bu unsurlarda bir eksiklik bulunması halinde haksız fiilin varlığından söz edilemeyeceğinden sonuç olarak tazminata da hükmedilemez. Eldeki dava da davalının haksız fiilinden dolayı tazminat talebini muhtevi olduğundan bahsi geçen şartların somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesi gerekir.
Bilindiği üzere haksız fiilden doğan borçlarda zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır (TBK md. 50/1). Bu kapsamda yukarıda izah edilen haksız fiilden sorumluluk genel teorisi doğrultusunda davacı tarafça öncelikle kusurun ispat edilmesi gerekir.
Davacı tarafın temel delili olan Silivri xx Asliye Ceza Mahkemesinin xxxx/xxx E., xxxx/xxx K. sayılı dosyanın incelenmesinden eldeki davaya da konu olan trafik kazası sebebi ile;
“Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde; 18.07.2020 tarihli eşya muhafaza altına alma tutanağı, 18.07.2020 tarihli ölü muayene tutanağı, 18.07.2020 tarihli teslim-tesellüm tutanağı, 18.07.2020 tarihli ölümlü trafik kazası tespit tutanağı, Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi 10.11.2020 tarih 20-63081/2558 sayılı otopsi raporu, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi 08.01.2021 tarih 2020/92902/13665 sayılı kusur raporu, katılan beyanı, sanık savunması ve tüm dosya kapsamı itibariyle 18.07.2020 günü saat 16:30 sıralarında sürücü sanığın sevk ve idaresindeki xxxxxxxx plaka sayılı otobüs ile Edirne istikametinden İstanbul yönüne doğru E-80 Tem otoyolunda sağ şerit üzerinde seyir halinde iken kaza mahalline geldiğinde idaresindeki otobüsün sağ arka motor kapağı ile istikametine göre sağ tarafındaki banket içerisinde park halinde bulunan xxxxxxxxx plaka sayılı otomobilden banket içerisine yaya olarak inen ve park halindeki otomobilin sol ön kısmında müteveffaya banket içerisinde çarpmasıyla müteveffanın ölümüne neden olan trafik kazası meydana gelmiştir. Sanık aşamalardaki savunmalarında kusurunun bulunmadığını, motor kapağının yola çıkmadan evvel kapalı vaziyette olduğunu savunmuştur. Olay yeri inceleme raporunda olayın meydana geldiği yerde hız limitinin saatte 100 km olduğu, kaza mahallinde yolun 2 şeritli, bölünmüş, asfalt kaplamalı, düz eğimsiz, zemin kuru, vaktin gündüz havanın açık olduğu, görüşe engel cisim ve hava olayı bulunmadığı tespit edilmiştir. Kaza mahallinin özellikleri dolayısıyla dış etkenin kazanın oluşumunda tesirli olmadığı, sanığın kullandığı otobüs motor kapağının müteveffanın banket içerisinde iken çarmış olması, sanığın kullandığı otobüsü yola çıkmadan evvel ve seyir halinde iken trafik seyrinin gerektirdiği şekilde tehlike arz etmeyen vaziyette kullanmamış olduğu, kazanın oluşumunda sanığın dikkat ve özen yükümlülüğüne uymayarak sebebiyet verdiği, müteveffanın ise kusurunun bulunmadığı, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporunun da aynı minvalde olduğu görülmekle sanığın müsned taksirle yaralama suçuna sebebiyet verdiği sabit kabul edilmiş, sanığın taksirine dayalı kusurunun ağırlığı nazara alınarak takdiren temel ceza belirlenirken teşdit uygulanmış, sanığın adli sicil kaydının bulunmaması ile sabit görülen eylemin taksirli oluşu nazara alınarak TCK 50.madde hükümleri tatbik edilmiş bu hususlar dairesinde sanığın tecziyesine dair hüküm tesis edilmiştir”
Gerekçesi ile davalı xxxxx xxxxxxxxxx hakkında açıklaması geri bırakılmamış adli para cezası ile mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmıştır. Söz konusu kararın kesinleşmediği görülmüştür.
Türk Borçlar Kanununun 74. maddesine göre; “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz”. Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Buna göre ceza mahkemesinden verilen mahkumiyet kararı oluş bakımından bağlasa da kusur bakımından hukuk hakimini bağlamamaktadır. Mahkememizce yapılan değerlendirmede davaya konu olayın otoyol kenarında aracından inerek yaya durumda olan müteveffaya davalı sürücünün kullandığı otobüsün açık bulunan sağ arka motor kapağı ile çarpası sureti ile gerçekleştiği hususunun sabit olduğu, esasen tarafların da bu oluşa dair bir itirazlarının bulunmadığı, kusur ve illiyet bağı bakımından itirazların bulunduğu, burada esasen kusur bakımından bir niteleme yapılması gerektiği göz önüne alınarak bahsedilen oluş Mahkememizce de sabit kabul edilmiş ve ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenmesine gerek görülmemiştir.
Buna göre davacının kusuru ve zararı hukuk mahkemesinde de ispatlaması gerekmektedir.
Ceza yargılaması kapsamında alınan ATK raporunda davalı sürücü idaresindeki xxxxxxxxplaka sayılı otobüsün sağ arka yan motor kapağının açılmasının olayın oluşumuna zemin hazırladığı ve olayın oluşumunda asli ve tam derecede etken olduğu, müteveffa xxxx xxxxx‘ın ise olay mahalli mevkinde banket içerisinde bulunduğu ve kendisine atfı kabil kusuru bulunmadığının tespit edildiği görülmüştür.
Mahkememizce kusura ilişkin olarak alınan asıl ve ek bilirkişi raporlarında ise davalı sürücünün yönetimindeki otobüs ile seyir halinde olduğu esnada, otobüsün açık durumda olan sağ arka motor kapağının anılan mahalde sağ şeritte kaplama içerisinde bulunan yayaya çarpması sonucu meydana gelen olayda, otobüsün kapağının açık vaziyette olması hususu olayda asli faktör olduğu, müteveffanın emniyet şeridi içerisinde park halinde bulunan aracın sol yanında kaplama içerisinde bulunduğu, bu davranışı ile kendi can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü olayda, dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareket ettiği belirtilerek davalı sürücünün %80 oranında ve müteveffanın %20 oranında kusurlu oldukları tespit edilmiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede ceza yargılaması sırasında ve Mahkememizce alınan bilirkişi raporlarının birlikte değerlendirilmesinden, gerçekleşen trafik kazasının davalı sürücünün kullandığı otobüsün sağ arka motor kapağının açık olması sebebi ile gerçekleştiği, bu kapsamda davalının dikkat ve özen yükümlülüğüne açıkça aykırı hareket ettiği, müteveffanın otoyolda yaya durumda olmasının durumu değiştirmediği gibi davalı sürücüye motor kapağı açık halde otobüs kullanma hakkını da tanımadığı, bu durumun ancak kusur oranını etkileyebileceği ve illiyet bağını kestiğinden bahsetmenin mümkün olmadığı, müteveffanın da otoyolda yaya olarak bulunmakla dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı hususları göz önüne alınarak Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda belirlenen %80-20 oranlarındaki kusur dağılımı oluşa ve denetime uygun bulunarak hükme esas alınmıştır.
O halde davalı sürücünün kusurlu hareketi ile müteveffanın ölümüne sebebiyet vermesi sebebi ile davacıların maddi ve manevi tazminata müstehak oldukları, davalıların kusur ve kusursuz sorumluluk ilkelerine göre zarardan sorumlu oldukları belirlenmiştir.
Davacı taraf, müteveffanın anne ve babası olan davacılar için destekten yoksun kalma tazminatı ve ayrıca tüm davacılar için manevi tazminat talep etmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 53/1-3.maddesine göre; “Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” maddi tazminat olarak talep edilebilir. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Türk Borçlar Kanununun 55. maddesinde tazminatın hesaplanmasına ilişkin olarak; “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz” düzenlemesi yapılmıştır.
Davacıların müstehak olduğu destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması için dosya aktüer bilirkişiye tevdi edilmiş ve rapor alınmıştır. Bilirkişi tarafından TRH 2010 tablosuna göre %10 artırım – iskonto yöntemi ile hazırlanan rapor denetime elverişli bulunarak hükme esas alınmıştır.
Esasen taraflarca davalı taraflarca da aktüer bilirkişi raporuna karşı hesaplamaya ilişkin değil; fakat esasen kusura ilişkin itiraz getirilmiştir.
Davacı vekilince ıslah dilekçesi verilerek destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin talebin rapor ile belirlenen miktara kusur oranı uygulanarak artırıldığı ve gereken harçların yatırıldığı görülmüştür.
Hükmedilecek manevi tazminatın miktarı bakımından yapılan değerlendirmede ise Türk Borçlar Kanununun 56/2. maddesinde ölüm halinde zarar görenin yakınlarına uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verilebileceği düzenlenmiştir. Hâkim, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun karar vereceği Medeni Kanunun 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Bu kriterler doğrultusunda, gerçekleşen sonucun ölüm olması, davalı sürücünün trafik kazasında açıkça dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması, müteveffanın yaşı, kazadaki durumu, davacıların oğulları ve kardeşlerinin vefatı sebebi ile yaşayacağı üzüntü hususları birlikte göz önüne alınarak davacı anne ve baba için 50.000,00 TL, kardeşler için 25.000,00 TL manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
ASIL DAVA BAKIMINDAN
DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
1- 115.891,59 TL destekten yoksun kalma tazminatının 18/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacı xxxxxxxxxxxa VERİLMESİNE,
2- 145.057,76 TL destekten yoksun kalma tazminatının 18/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacı xxxxxxxxxxx‘a VERİLMESİNE,
3- 50.000,00 TL manevi tazminatın 18/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacı xxxxxxxxxxx‘a VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
4- 50.000,00 TL manevi tazminatın 18/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacı xxxxxxxxxxxx‘a VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
5- 25.000,00 TL manevi tazminatın 18/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacı xxxxxxxxxxx‘a VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
6- 25.000,00 TL manevi tazminatın 18/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacı xxxxxxxxxx‘a VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
7- Alınması gereken 28.071,95 TL karar ve ilam harcından davacılar tarafından peşin olarak yatırılmış 2.599,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 25.472,78 TL karar ve ilam harcının davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
8- Davacılar tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ve 2.599,17 TL peşin harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9- Davacıların maddi tazminat talepleri bakımından, kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden, kabul edilen 260.949,35 TL üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 26.716,45 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılar xxxxxxxxxxxx ve xxxxxxxxxxxxxxxxx‘a verilmesine,
10- Davacıların manevi tazminat talepleri bakımından, kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden, kabul edilen 150.000,00 TL üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 18.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
11- Davacıların manevi tazminat talepleri bakımından, davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen 350.000,00 TL üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 32.950,00 TL vekalet ücreti, davacı lehine belirlenen vekalet ücretinden fazla olduğundan, Tarifenin 10/2. maddesinin manevi tazminat davasının kısmen reddi durumunda hükmedilecek ücretin, davacı lehine belirlenen ücreti geçemeyeceği düzenlemesi dikkate alınarak takdir edilen 18.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
BİRLEŞEN İSTANBUL xx. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ xxxxxxxxx E. SAYILI DAVA DOSYASI BAKIMINDAN
DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
1- 25.000,00 TL manevi tazminatın 18/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacı xxxxxxxxxxx‘a VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2- Alınması gereken 1.707,75 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılmış 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.366,20 TL karar ve ilam harcının davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
3- Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ve 341,55 TL peşin harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen 25.000,00 TL üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen 75.000,00 TL üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 10.550,00 TL vekalet ücreti, davacı lehine belirlenen vekalet ücretinden fazla olduğundan, Tarifenin 10/2. maddesinin manevi tazminat davasının kısmen reddi durumunda hükmedilecek ücretin, davacı lehine belirlenen ücreti geçemeyeceği düzenlemesi dikkate alınarak takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA YARGILAMA GİDERLERİ BAKIMINDAN
1- Davacılar tarafından yatırılan posta, tebligat ve bilirkişi ücreti toplamı 3.008,00 TL yargılama giderinin davaların kabul ve ret oranına göre 1.348,18 TL’lik kısmının davalılardan alınarak davacılara verilmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
2- Davacılar tarafından yatırılan gider avansından kullanılanın mahsubu ile bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
3- Davalılar tarafından yatırılan delil avansından kullanılanın mahsubu ile bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran davalılara iadesine,
Dair, davacılar vekili, davalı xxxxxxxxxxxxxx vekili, davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, HMK 342. maddesine uygun olarak düzenlenmiş dilekçenin, HMK 343. maddesi gereğince Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Hukuk Mahkemesine verilmesi ve HMK 344. maddesinde belirtilen harç ve giderlerin yatırılması sureti ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF KANUN YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar tefhim edildi, usulen anlatıldı. 18/07/2022
Katip xxxxxxxxx
e-imza
Hakim xxxxxxxxx
e-imza
HUKUKUKİ DESTEK İÇİN İLETİŞİM HATLARIMIZDAN TARAFIMIZA ULAŞABİLİRSİNİZ