Vergi Suçlarında Soruşturma yazımızda açıklandığı üzere vergi suçları ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarına vergi birimlerinden gelen dosya üzerinde Cumhuriyet Savcısı tarafından ayrıca bir araştırma ve soruşturma yapılmadan iddianame düzenlenerek kamu davası açılmaktadır. Özellikle sahte belge düzenlemek ve kullanmak suretiyle vergi kaçakçılığı suçlarında mutlak gerçeğe ulaşmak zorlaşmaktadır. Zira vergi incelemesi yapan denetmenler belge üzerinden inceleme yaparak belgelerde vergi mükellefi olarak görünen kişiler hakkında rapor düzenlemektedir. Oysa özellikle sahte belge düzenlemek suretiyle vergi kaçakçılığı suçlarında gerçek failler belgelerde vergi mükellefi olarak görünen kişiler olmayıp perde arkasında yer alan kriminal kişilerdir. Bu nedenle vergi suçlarında kovuşturma aşamasında Yargıtayımız belirli ölçütler getirmiştir. Bu ölçütleri şöyle sıralayabiliriz;
a) Sahte olarak düzenlendiği ileri sürülen fatura asıllarının, bu faturaları kullanan mükelleflerin bağlı bulunduğu vergi dairesinden sorulup tespit edilerek fatura asıllarının dava dosyası içine konulması,
b) Bu faturaların sanığa gösterilerek faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması,
c) Sanık faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığı söylemesi halinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığının belirlenmesi,
d) Faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olmadığının tespiti halinde; bu faturaları kullanan mükellefler hakkında karşıt inceleme raporu düzenlenip düzenlenmediğinin araştırılması, dava açılmış ise dava dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve bu davayla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dava dosyasına konulması,
e) Fatura kullanan şirket ve yetkililerinin mahkemeye tanık olarak çağrılarak CMK’nın 48. Maddesi uyarınca tanıklıktan çekilme hakları da hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmeleri, kendilerinden sözü edilen faturaları hangi ilişkiye dayanarak ve kimden aldıklarının ve sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulması,
f) Bu faturalarla ilgili ödeme belgelerinin tespit edilip dosyaya konulması,
g) Sanık olarak gösterilen kişi ile ilgili vergi mükellefiyeti tesisine dair belgelerin asıllarının celbedilerek bu belgelerdeki sanık olan kişi adına atılı imzaların, varsa yazıların sanık olan kişinin eli ürünü olup olmadığının bilirkişi raporuyla tespit edilmesi,
h) Sahte olduğu ileri sürülen faturaları basan matbaa yetkililerinin tanık olarak dinlenmeleri,
i) Sanık olarak gösterilen vergi mükellefinin işlemlerini yürüten muhasebe görevlisi varsa bu kişinin de tanık olarak dinlenmesi, bu şekilde kaçakçılık fiilini gerçekleştiren gerçek failin tespiti ve cezalandırılması ile ceza yargılamasının amacı olan mutlak hakikate ulaşmak mümkün olacaktır.
AV. Hüseyin ÖZTÜRK & Av. Nuray GÖKSU

1955 yılında Artvin ilinde doğan Hüseyin Öztürk, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki eğitiminin ardından 1980 yılında Tunceli ilinde hakim olarak göreve başlamıştır. 17 yıl Anadolu’nun çeşitli illerinde hakim olarak görev aldıktan sonra 1998 yılında İstanbul’a atanmıştır. İstanbul ilinde 20 yıl çeşitli mahkemelerde Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı yapmıştır. Son olarak İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı yapan Öztürk, 2018 yılında emekli oldu. 2018 yılında İstanbul Barosu’na kaydolarak avukatlık ruhsatı aldı.
20 yıl Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı görevini sürdürmenin getirdiği Ceza Hukuku alanındaki yüksek bilgi birikimi ve deneyimiyle Öztürk & Çiçek Hukuk ve Danışmanlık bünyesinde Ceza Hukuku alanında çalışmalarını sürdürmektedir.
İLGİLİ YAZILARIMIZ
ETKİN PİŞMANLIK HÜKÜMLERİ VE VERGİ SUÇLARINDA ZİNCİRLEME SUÇ KAVRAMI